------------









   
 
  KAÇKAR KAVRUN HAKINDA

             KAÇKAR -KAVRUN HAKINDA
Kavrun yaylasında bir gelin gördüm
Geline yaylanın yolunu sordum
Duman geri gitti yaylayı gördüm
Eyvah bana yazık bana vay bana

Tüfeğim duvarda asılı kaldı
Mektubum bavulda basılı kaldı
Dertlerim çoğaldı yazılı kaldı
Eyvah bana yazık bana vay bana

Avcı Ahmet ile ava yürüdüm
Yokuştur yolları orda yoruldum
Avımı vurmadan kendim vuruldum
Eyvah bana yazık bana vay bana

Biz size orta yaş krizinden kurtulmak için tatilinizde yapmanız gereken beş
madde söyleyelim. İster hepsini yapın, ister seçtiğinizi..
Çoruh Vadisi'nde rafting
Çoruh Vadisi, hayatınız boyunca unutamayacağınız bir tatil geçirmenize ve sıkıntılarınızı atlatmanıza yardımcı olacaktır. 450 kilometre boyunca akan Çoruh Nehri rafting ve nehir kanosu için dünyanın en önemli nehirleri arasında gösteriliyor. Ayrıca bölgede Ortaçağ'dan günümüze ulaşan kaleler ve gözetleme kuleleri hâlâ varlığını koruyor.
Ayvalık'ta dalış

Dalmak elbette eğitim isteyen bir iş. Bu aktivite için biraz daha çaba sarfetmeniz gerekiyor ancak değeceğine emin olabilirsiniz. Dalmak için en ideal yer ise Ayvalık. Ayvalık'a siper olmuş birkaç adanın etrafında eşsiz dalış olanakları bulunmakta. Zaten bir rivayete göre kayıp şehir Atlantis de burada. Güneş Adası ve Yuvarlak Ada, belli başlı dalış noktaları. En çok rağbet gören dalış noktası ise Deli Mehmet Taşları. Sualtı feneriyle bu bölgedeki renklere hayran kalmamak elde değil.
Büyükada'da bisiklet turu

Bisiklete binmenin strese birebir geldiği ispatlanmış bir gerçek. Yalnız alalade bir yerde değil elbette. Bisiklete binmek istiyorsanız tartışmasız en eşsiz yer Büyükada. Bostancı, Kadıköy, Sirkeci ya da Kabataş'tan bir ada vapuruna biniyorsunuz ve son durak olan Büyükada'da iniyorsunuz. Üstelik bu yolculuğu bisikletinizle yapmak zorunda değilsiniz. Adanın meydanında bisiklet kiralayan yerler mevcut. İster 18 vitesli dağ bisikleti kiralayın, ister kadınlar için bulundurulan kadrosuz bisikletlerden. Takip edebileceğiniz iki rota var. Küçük ve büyük tur olarak adlandırılan bu rotalardan küçük tur bisikletle bir saat sürüyor. Eğer antrenmanlı değilseniz küçük turu deneyin. Kondisyonuna güvenenler büyük turu da deneyebilir. Rotanız eşsiz güzellikteki ormanların ve deniz manzaralarının arasından geçiyor.
Fethiye'de paraşütle atlamak
Paraşütle atlamak en unutulmaz deneyiminiz olabilir. Fethiye adrenalin tutkunları için de birçok alternatif sunuyor. Hele Babadağı...1975 metre yükseklikte bulunan bu dağdan paraşütle atlamak ve dünyanın en güzel manzaralarından birini izlemek o ana kadar tattığınız her türlü hazzın ötesine geçecektir. Bölgeye gittiniz ancak paraşütle atlamaya cesaret edemediniz diyelim; bunun da çözümü var. Toros Dağları'ndan Akdeniz'e ulaşan güzergahlarda at sırtında gezintiler de mevcut.
Kaçkar Dağları'nda trekking
Trekking, yani uzun bir yürüyüş tüm dertlerinizden sıyrılmanızı sağlayabilir. Doğu Karadeniz'de Hopa kıyılarında uzanan Kaçkar Dağları, trekking yapmayı sevenlerin en çok tercih ettiği rotalar arasında. Orman, göl, dere, bitki ve hayvan çeşitliliğiyle dikkat çeken Kaçkarlar'da farklı zorluk derecelerinde parkurlar bulunuyor. Yani turu bitirip bitiremeyeceğiniz kaygısını taşımanıza gerek yok. Kaçkarlar'a gitmek için en uygun zaman ise Haziran ve Eylül ayları arası. Kaçkarlar, Yedigöller, Başyayla ve Kavrun başlıca görülmesi gereken yerler arasında. Burada dünya standartlarının üzerinde önemli parkurlar bulunduğunu belirtmekte fayda var.




Az kaldı sanki hadi bir adım daha. Şimdi sağ ve sol, sağ ve tekrar sol. Yorgunluk yıldırmaya çalışıyor irademi biliyorum ve ama hala yürüyorum.
Bitmek bilmez bu yolu, saatlerdir bu iki hamlelik hareketi tekrarlayarak geçiyorum. Boynum yoluma eğik, dikkatim tamamen adımımda ve içimi bu haldeyken bile rahatlatan bir doğa. Acaba beni rahatlatan şey, bu denli güzel olan, açıkçası kimi inanışların, cenneti tasvir eden tablolarındaki gibi inanması güç manzaraları önüme seren bu doğa mı yoksa kendime edindiğim başarma şartlılığının yerine getirilme isteği mi? Acaba Karadeniz’in bu eşsiz doğası yerine kupkuru çöl olsa yürür müydüm aynı azimle? Bilmiyorum…
Önümde yüzyıllardır kullanılan, nice ticaret kervanlarına ve nice seyyahlara kılavuzluk yapan bir patika. Zamanın içinde, eski adı Atina yani Pazar’a yanaşan mavnaların yükleri, fırtına deresi ile yükselen, Kavrun yaylasını aşan bu patikalarla Erzurum, Artvin ve iç bölgedeki tüccarlara katırlarla ulaşıyormuş. Kavrun yaylası sırtlarındayım yürüyorum. Patikayla birlikte yükseldikçe, biraz ürkütücü olan ve manzaradan mahrum bırakan sisin içine dalıyor adımlarım. Sisin verdiği flu anlar, rüyadaki bir görüntünün içinde olmak gibi bir şey. Hiç bir şey net değil kendim haricinde o anda.
Manzara yükseldiğim müddetçe erken erken mola verdirtip, bu yöreye olan hissiyatımı ve yaşadığımı anlatan güzellikler sunuyor. Güneş kemiklerime kadar ısıtıyordu artık çünkü artık bulutların üstündeydim. Altımda bir deniz. Balıksız, yosunsuz, martısız, mavisiz… Hemen aklıma eski Karadeniz insanlarının anlattığı bir fıkra aklıma geliyor ve yüzümdeki yorgunluğun ifadesini tebessüme çeviriyor... Rivayete göre dağlarda yaşayan insanlar bir gün diplerine kadar gelen sisi deniz sanıp, bir daha gelirse diye herkesi bindirecek büyüklükte bir tekne yapmışlar. Ve geldiğinde herkes doluşup sürmüşler kayığı sisin üstüne deniz diye. Tabi yuvarlanmışlar uçurumdan aşağıya. 40 kişiden iki kişi kurtulmuş. Kurtulanlardan biri ağlamalıklı halde yerde kıvranan kişiye “– uy ucuz atlattuk ha.. ya hepumuz olseyiduk ne olacağidi” diye söylenmiş. Karadeniz insanı işte. Yaşayışındaki ani tepkileri tıpkı Karadeniz bölgesinin, denizi, havası, toprağı rüzgarı gibi. Yorgunluğumu da alıp gitti öylece…
Altımdaki sis denizi öylesine büyü dolu ki yorgunluğum, yılgınlığım ve başaramama korkumdan eser bile bırakmadı. Dönüşe hazırlanırken “bir daha ne zaman gelebilirim?” sorusuna yanıt arıyordum. İniş yorucu olsa da renklerin cümbüşüne giden bir adım serisi yakaladım. Dağlarımda, sanki yoluna adını dahi bilmediğim renk renk çiçeklerin serili olduğu bir devlet başkanı bir padişah gibi yürüyorum. Adlarını bilememenin ve onlara adlarıyla seslenememenin üzgünlüğü yok değil. Yaptıkları jeste karşılık veresi geliyor insanın.
Hayatın öğretilerinden yola çıkarak bana önceleri şu yürüdüğüm mesafeyi bir şehir alanında yürü deseler yapar mıydım? Ya da bu ağırlıkta bir yükün altına girip taşı deseler… Aslında düşününce bu manzaranın eşliğinde mümkün kılınabilecek bir şey sanırım. Ve bir şey daha öğrendim ki insan istedikten sonra her şeyi yaparmış. Ama ona eşlik edecek güzel bir şey varsa ya da bu ödülüyse gidemeyeceği yol, altına giremeyeceği yük yoktur. Yaşam da öyle değimlidir ki? Hani yalnızlıktan şikayet ederiz ya hep…

ŞAHİN PANSİYON-KAFETERYA
 

ŞAHİN PANSİYON-KAFETERYA -KAVRUN-RİZE ile CAKUTLU
Facebook beğen
 
 

 
Merhaba! KAVRUN YAYLASINDA BU YAZ TATİLİNİZİ GEÇİRMEK İSTERMİSİNİZ

İLETİŞİM YALÇIN ŞAHİN
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol